Yaş ilerledikçe kemik yoğunluğunun azalması osteoporozun halk arasında bilinen adıyla kemik erimesinin görülme sıklığını artırıyor. Ancak tek neden yıllar değil! Aşırı tüketilen alkol, sigara, vitamin ve minerallerden eksik beslenme ile birlikte düzensiz bir yaşam tarzı da kemikleri eritiyor.

Osteoporoz nedir?
Osteoporoz ülkemizde halk arasında “kemik erimesi” olarak da adlandırılan, kemiğin yoğunluğunda azalma, mikro yapısında bozulma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır.  Hem kadın hem de erkek cinsiyetini, özellikle 50 yaş üstü popülasyonu ilgilendiren bir sağlık problemidir. 

Osteoporozun nedenleri nelerdir?
Kemiğin gücünü, temel olarak yoğunluğu belirler. Bunun için en temel belirleyici genetiktir ancak çevresel faktörler ve bazı ilaçlarda katkıda bulunur. Osteoporozun oluşmasındaki en önemli nedeni kadınlarda östrojen erkeklerde ise androjen hormonlarının eksikliğidir.

Orteoporozun belirtileri nelerdir? Tanı nasıl konulur?
Osteoporozun ilk bulgusu ağrılı bir kırık olabilir. Omurlar, kalça (femur kemiği) el bileği ve kaburgalar osteoporoz varlığında kırıkların en sık izlendiği bölgelerdir.

Hastalığın tanısının konulmasından önce kırık riskinin belirlenmesi gerekir. Bunun için hastanın kemik yoğunluk ölçümü ile beraber kişilere ait risk faktörleri ve o topluma ait veriler kullanılarak hesaplamalar yapan yöntemler kullanılabilir.

Osteoporoz tanısında kemik yoğunluk ölçümü için DXA (Dual Enerji X-Ray Absorbsiometri) yöntemi referans tanı yöntemidir. Oluşturulmuş rehberlere göre 65 yaş altında olup osteoporoz için risk faktörlerine sahip olan menopoz sonrası kadınlarda, 65 yaş üstü tüm kadınlarda, kırığı olan tüm menopoz sonrası kadınlarda ve osteoporoz gelişimi için risk oluşturan diğer hastalıklardan birine sahip olan kişilerde DXA testi yapılmalıdır.

Osteoporoz hastalığına karşı nasıl önlem alınabilir?
Osteoporoz belirli ölçülerde önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu konudaki temel yaklaşım yaşam tarzına yönelik değişiklikler yapılması ve ilaç tedavileri olarak sınıflanabilir. Sigara ve aşırı alkol alımının engellenmesi, düzenli vücut ağırlığını taşıyan egzersizler yapılması, dengeli bir diyet ve yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması hastalığı önleyebilir.

Osteoporozda egzersiz önemlidir. Kemik dokusunun yüke maruz kalması normal yeniden yapılanma süreci için gereklidir. Vücut ağırlığını taşıyarak yapılan düzenli yürüyüş, jogging, bisiklet gibi egzersizler ve güçlendirme egzersizleri sonucu kemik yoğunluğunda artış kaydedilebilir. Yeterli D-vitamini ve kalsiyum desteği osteoporozdan hem korunmak için hem de tedavisi için en önemli unsurlardan bir tanesini oluşturur.

Gelişmiş ya da yerleşmiş osteoporozda hem kalsiyumun kemikten uzaklaştırılmasını ve kemik yıkımını önlemeye yönelik, hem de kemik yapımını artırmaya yönelik ilaçlar kullanılabilir. Hastanın hangi ilacı kullanacağına genel klinik özellikleri, eşlik eden tıbbi sorunları, yaşı ve risk faktörlerine göre hekim karar verecektir.  Osteoporoz tedavisinde temel amaç gelecekte oluşabilecek kırıkların önlenmesidir. Tedaviye yanıt hekim tarafından periyodik olarak takip edilmelidir.

Osteoporozun hem önlenmesi hem de tedavisinde beslenme önemli bir yer tutar
Yaşamın tüm evrelerinde yeterli kalsiyum alınması sağlıklı bir kemik yapısının oluşumu ve korunması için gereklidir. Bu büyük oranda besinlerle sağlanır. En iyi kalsiyum kaynağı besinler süt ve süt ürünleridir. Pekmez, yeşil sebze, kuru meyva ve baklagiller ve fındık, fıstık gibi çerezler de iyi kalsiyum kaynağı olarak sayılabilir. Besinlerle kalsiyum alımının yeterli olmadığı durumlarda ilaç ya da besin takviyeleri kullanılabilir.

Kalsiyum alımının yanı sıra bazı beslenme alışkanlıkları da kalsiyum emilimini ya da atılımını etkileyerek olumsuz sonuçlar yaratabilir. Aşırı kafein ve tuz tüketimi, gazlı içecekler bu kapsamda sayılabilir. Yüksek proteinli diyet alışkanlığı idrarda kalsiyum atılımını artırarak negatif kalsiyum dengesine yol açabilir.

Vitamin-D bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiğin mineralize olmasını sağlayarak kalsiyum ve kemik metabolizmasını doğrudan etkiler. Bu nedenle vücudumuzda belirli düzeylerde bulunmalıdır. Yeterli vitamin D düzeyi güneş ışınlarının etkisi ile ciltte sentezlenerek sağlanabilir. Bunun yetersiz olması durumunda D vitamini içeren ürünler ile desteklenmelidir. 

Kalsiyum ve D vitaminine ek olarak kemik mineralizasyonuna doğrudan ya da dolaylı katkılarından dolayı magnezyum,  K2 vitamini, B6 ve B12 vitamin düzeyleri de önem kazanmıştır. 

Prof. Dr. Metin Karataş
Bayındır Söğütözü Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

27.11.2018




loading
x

Randevu Al

* listenenler dışındaki tarih ve saate randevu almak istiyorsanız lütfen 0850 911 0 911 numaralı çağrı merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz

Verdiğim kişisel veri ve iletişim bilgilerimin, Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında Aydınlatma Metninde belirtilen amaç ve bağlı amaçlar dahilinde işlenmesine ve aktarılmasına muvafakatettiğimi beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından her türlü bilgilendirme, etkinlik, duyuru, anket, tanıtım, açılış, davet vb. hatırlatmaları ile diğer sair iletişim çalışmaları kapsamında tarafıma ticari elektronik ileti (arama, SMS, e-posta vb.) gönderilmesini kabul ediyorum.

Lütfen Üstteki Kutucuğu işaretleyiniz!

Hastanemizde kaydınız var ise direkt randevu alabilmek için tıklayınız