Dünya çapında her yıl yaklaşık 1 milyar insanın mevsimsel gripten etkileniyor ve bunların 3-5 milyonu hastalığı şiddetli geçiriyor. Ayrıca her yıl 290 - 650 milyon kişi gribin neden olduğu komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu kişiler aynı zamanda gribin en önemli komplikasyonu ve griple ilişkili ölümlerin en önemli nedeni olan pnömoni (zatürre) açısından da risk taşıyor. Bu süreçte alınacak en etkili önlemi grip ve zatürre aşısı oluşturuyor. 

Grip nedir?

Mevsimsel grip, dünyanın her yerinde dolaşan influenza virüslerinin neden olduğu akut bir solunum yolu enfeksiyonudur. A, B, C ve D tipleri olmak üzere 4 tip influenza virüsü vardır. İnfluenza A ve B virüsleri mevsimsel salgınlarına neden olur. Grip, her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkilemekte ve 250-500 bin kişinin ölümüne neden olan olmaktadır. Bunun yanında grip her yaştan insanı etkileyerek okul devamsızlıklarına ve iş kayıplarına da neden olmaktadır.

Grip salgını (epidemi ve pandemi) ne demektir?

Hastalığa neden olan influenza virüsünün yapısında sürekli değişiklikler meydana gelir. Bu, virüsün bağışıklık sisteminden kaçmasına izin verir. Virüste görülen bu yapısal değişiklikler küçük veya büyük boyutlarda olabilmektedir. Küçük boyutlu yapısal değişiklikler her yıl tekrarlayan salgınlara (epidemi) neden olur. Virüsteki bu küçük değişiklikler hastalığa her yıl yeniden yakalanmamızın sebebidir. Öte yandan virüste her 10-30 yılda bir büyük yapısal değişiklikler görülebilmekte, bu da tüm dünyayı etkileyen ve pandemi olarak tanımlanan küresel salgınlara yol açabilmektedir. Tarihte bilinen en büyük grip salgınlarından biri, Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan ve savaşın kendisinden daha fazla ölüme neden olan 1918 İspanyol Gribi'dir. Son pandemi 2009 yılında H1N1pndm virüsünün Meksika’dan başlayıp dünyaya yayılmasıyla ortaya çıktı. Domuz Gribi olarak da bilinen son pandemik virüs, günümüzde tüm dünyada dolaşan ve mevsimsel salgınlara neden olan virüstür.

Neden her yıl grip aşısı olmak zorundayız?

Virüsün yapısında sürekli meydana gelen küçük değişiklikler nedeniyle, daha önce hastalığa maruz kalma veya aşıya karşı bağışıklık kalıcı olamamakta ve dolayısıyla bir sonraki grip mevsiminde hastalığa tekrar yakalanmak mümkün hale gelmektedir. Bu nedenle mevsimsel gripten korunmak için her yıl aşı yapılması gerekmektedir.

Grip nasıl bulaşır? Bulaşı nasıl engelleriz?

Grip virüsü solunum damlacıkları yoluyla bulaşır. Öksüren ve hapşıran bir kişi, virüs içeren solunum damlacıklarını etrafa yayar. Bu damlacıkların sağlıklı kişilerin ağız, burun veya gözlerine teması halinde hastalık meydana gelebilir. Bu nedenle gribe yakalanan bir kişinin öksürürken ve hapşırırken yüzünü kollarıyla örtmesi gerekir. Hapşırırken ağız ve burnun ellerle kapatılması hastalığın yayılmasındaki en önemli faktörlerden biridir. Çünkü ellere bulaşan virüs temas ile çevreye kolayalıkla yayılır. Bu nedenle gribe yakalanan kişilerin ellerini sık sık yıkaması çok önemlidir.

Gribin bulaştırıcılığı belirtilerin ortaya çıkmasından 1-2 önce başlar ve hastalandıktan sonraki 5-7 güne kadar devam eder. Hastalığın ilk 3-4 günü en bulaşıcı dönemdir. Küçük çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler hastalığı daha uzun sure bulaştırabilir.

Gribin yayılmasını önlemek için hastalarda virüsün en yaygın olduğu ilk günlerde okula ya da işe gitmemek, evde istirahat etmek gerekiyor. Hastalığın başkalarına bulaşmaması için eller sık sık yıkanmalı, oda havalandırılmalı, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burun kolun iç tarafıyla kapatılmalıdır. Özellikle yakınında hastalığın ağır seyredeceği gruplar varsa, hasta kişinin maske takması faydalı olacaktır. Maske, ağzı ve burnu tamamen kapatmalı, ıslandığında değiştirilmeli ve eller yıkanmalıdır.

Grip olduğumu nasıl anlarım?

Grip, ani başlangıçlı ateş yüksekliği, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile seyreder. Bazı kişilerde kusma ve ishal görülebilir ancak bu durum çocuklarda yetişkinlerden daha yaygındır. Ateş, eklem ve kas ağrılarının olmaması soğuk algınlığı (nezle) gibi daha hafif seyreden diğer solunum yolu hastalıklarını düşündürür. Ancak grip olan herkesin ateşinin çıkmayacağını unutmamak önemlidir. Gribin tedavisi istirahat ve destek tedavisidir. Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Şiddetli veya komplike hastalık geliştirme riski yüksek olan bir grupta olduğu bilinen hastalara ve şiddetli veya ilerleyici klinik hastalığı (pnömoni, sepsis vb) olanlara semptomatik tedaviye ek olarak mümkün olan en kısa sürede antivirallerle tedavi başlanır. Nöraminidaz inhibitörü (Oseltamavir) olarak bilinen antiviral ilaçlar hastalığın ilk 48 saatinde başlanır ve 5-7 gün devam edilir.

Öksürük şiddetli olabilir, iki hafta veya daha fazla sürebilir. Ateşin uzun sürmesi, koyu renkli, paslı balgam ve göğüs ağrısının hastalık belirtilerine eklenmesi, bakterilerin grip virüsünün zayıflattığı akciğerlere ulaştığını düşündürür. Bu durumda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Özellikle risk grubunda bulunan bağışıklık sistemi zayıf kişilerde bu durum tehlikeli olabilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir. Yine virüsün yapısını bozduğu sinüslere ve orta kulağa bakterilerin ulaşarak sinüzit ve otit tablolarına yol açması da hastalığın istenmeyen, antibiyotik tedavisi gerektirebilecek sonuçlarındandır. Öne eğilmekle artan baş ağrısı, kulak ağrısı uyarıcı olmalıdır.

Gripten nasıl korunurum?

Gribe yakalanmamak için sık el yıkama, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en önemli korunma yolu aşıdı. Bu kişiler aynı zamanda gribin en önemli komplikasyonu ve griple ilişkili ölümlerin en önemli nedeni olan pnömoni (zatüre) açısından da risk altındadırlar. Dolayısıyla grip açısından riskli grupta olanların pnömokok aşısı da olması önerilir.

Grip açısından kimler risk altındadır?

Grip her yaştan bireyi etkiler. Özellikle 50 yaş üstü, 5 yaş altı, akciğer, kalp hastalığı, diyabet, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan kişiler, hamileler, aşırı kilolular, AIDS, kanser ve çeşitli ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler grip ve komplikasyonlarından daha fazla etkilenir. Grip, özellikle risk altındaki kişilerde hastaneye yatışa ve ölüme neden olabilir. Bu nedenle bu kişilerin mutlaka grip aşısı yaptırarak hastalıktan korunması gerekmektedir.

Grip aşısı ne zaman yapılmalıdır?

Grip salgını her yıl eylül - ekim aylarında başlar, aralık - ocak aylarında artış gösterir ve nisan - mayıs aylarını kapsayan döneme kadar etkinliğini sürdürür. Ancak tüm yıl boyunca grip vakaları görülmeye devam eder. İnfluenza virüsü her yıl yapısını değiştirdiğinden, Dünya Sağlık Örgütü küresel izleme verilerine dayanarak aşı içerikleri için yıllık önerilerde bulunur. Her yıl aşı içeriği Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyeleri dikkate alınarak hazırlanmaktadır. Aşı, yapıldığı grip sezonu için etkili olmaktadır. Bu nedenle; daha önce geçirilmiş grip hastalığı ya da uygulanmış grip aşısına bakılmaksızın mevsimsel gribe karşı etkin bir korunma sağlanması için her yıl grip aşısı yaptırılmalıdır. Risk grubundaki kişilerin eylül - ekim aylarından itibaren mevsimsel grip salgınlarına neden olabilecek virüslere karşı hazırlanan güncel aşılarla aşılanması gerekir. Aşılanmayanlar kişiler ise mart ayının sonuna kadar aşılanabilir. Aşının koruyuculuğu yaklaşık 6-8 ay sürer.

Grip aşısı kimlere yapılmalıdır?

Grip (İnfluenza) aşısı 6 aydan büyük herkese önerilmektedir. Ancak risk gruplarındaki kişiler ve bunların yakın temaslıları ve sağlık çalışanları grip aşısının öncelikle yapılması gereken gruplardır. Bunlar:

  • Gebeler
  • 6-59 ay arası çocuklar ile 50 yaş üstü yetişkinler
  • Kronik hastalığı olanlar: (Astım dahil kronik akciğer hastalığı, diyabet, metabolik hastalıklar, kalp hastalığı, kronik karaciğer hastalığı, kronik böbrek hastalığı, nörolojik hastalıklar)
  • Bağışıklığı baskılanmış hastalar (doğumsal, AIDS, kanser veya kullanılan ilaçlar nedeniyle)
  • 6 ay-18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin tedavisi kullananlar
  • Obez kişiler (yetişkinde: vücut kitle indeksi ≥40 olanlar
  • Sağlık personeli
  • Özellikle 6 aydan küçük çocuklarla temaslılar
  • 5 yaş altı ve 50 yaş üstü kişilerin ev temaslıları ve bakım verenler


Grip aşısının yan etkileri nelerdir?

Grip aşısının yaygın yan etkileri arasında aşının yapıldığı yerde ağrı, kızarıklık ve/veya şişlik, baş ağrısı (düşük dereceli), ateş, mide bulantısı, kas ağrıları ve yorgunluk yer alır. Aşının erişkinlerde görülen en sık yan etkisi enjeksiyon yerinde ağrı ve hassasiyet olup %10-20 oranında ortaya çıkar ve genellikle iki gün içinde kaybolur. Grip aşısının ciddi yan etki sıklığı diğer aşılardan farksızdır.

Yumurta alerjisi olan kişiler grip aşısı yaptırabilirler. Daha önce yumurtaya karşı şiddetli alerjisi olan kişilerin (yumurtaya maruz kalan kurdeşen dışında herhangi bir semptomu olanların) yatarak veya ayakta tedavi gören tıbbi ortamda aşı yaptırmaları önerilmekteydi. 2023-2024 sezonundan itibaren, yumurtaya karşı önceki reaksiyonun ciddiyetine bakılmaksızın, yumurta alerjisi olan kişilere grip aşısı için herhangi bir aşı için önerilenlerin ötesinde ek güvenlik önlemleri artık önerilmemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki tüm aşılar, alerjik reaksiyonların hızlı bir şekilde tanınabileceği ve tedavi edilebileceği sağlık kurumlarında yapılmalıdır.

Ülkemizde kullanılan aşı inaktive (ölü) aşı olduğundan aşıya bağlı grip gelişmesi mümkün değildir. Aşı felç yapmaz, kısırlığa neden olmaz, gebelerde de güvenle yapılabilmektedir.

Ülkemizde hangi grip aşıları bulunur?

Ülkemizde 4 ayrı influenza virüs türü içeren 4 valanlı inaktive influenza aşısı (İİV4) bulunmaktadır. Bu aşılar ölü aşılar olduğundan kesinlikle grip hastalığına yol açmazlar. İİV4 aşısı, iki farklı A ve iki farklı B virüsü antijenini içermektedir. Ülkemizde 2023 yılı grip aşısı uygulaması 15 Eylül itibarıyla başlatılmıştır.

Zatürre neden olur?

Zatürrenin (pnömoni – akciğer enfeksiyonu) en sık nedeni streptococcus pneumoniae denilen bir bakteridir. Bu bakteri zatürrenin yanında orta kulak iltihabı, sinüzit, beyin zarı iltihabı (menenjit) ve kan dolaşımı enfeksiyonlarının da en sık nedenidir. Zatürre, menenjit ve kan dolaşımı enfeksiyonları özellikle 50 yaş üzerinde ve kronik hastalığı olanlarda ciddi ve ölümcüldür.

Kimler zatürre aşısı yaptırmalıdır?

Ülkemizde 2 tip zatürre (pnömokok) aşısı vardır. Bunlar, 13 valanlı konjuge pnömokok aşısı (KPA13) ve 23 valanlı polisakkarit pnomokok (PPA23) aşısıdır.

  • PPA23 aşılarının koruyuculuğu kısa sürelidir. 2 yaş üzeri için onaylıdır. 2 yaş üzerindeki pnömokok hastalık riski artmış kişilere ve sağlıklı 65 yaş üzerindekilere önerilmektedir.
  • KPA13 aşısı protein taşıyıcı içerdiğinden bağışıklık yanıtı daha güçlü ve uzun sürelidir. 2 yaş altındaki çocuklarda da etkinlik gösterir. KPA13 aşısı Sağlık Bakanlığı Çocuk Dönemi Aşı Takviminde yer alıp 2., 4. ve 12. aylarda uygulanır. Çocukluk çağında aşılanmamış çocuklar 5 yaşına kadar 2 doz KPA13 aşısı ile aşılanmalıdır. 5 yaşından büyük çocuk ve yetişkinlerde pnömokokal hastalık riski olması durumunda ve 65 yaş üzerindeki tüm erişkinlere pnömokok (zatürre) aşısı önerilmektedir.

Pnömokokal hastalık riski şunlardır:

  • 65 yaş üzeri erişkinler
  • Beyin omurilik sıvısı kaçağı olanlar (Beyin zarları içerisinde dolasan sıvının, doğumsal bir kusur olarak veya travma sonrası burun veya kulaktan kaçağın olması)
  • Kohlear implantı (halk arasında biyonik kulak olarak bilinir) olanlar
  • Kronik hastalığı olanlar (Diyabetes mellitus, siroz, kronik böbrek yetmezliği, Astım, KOAH gibi kronik akciğer hastalığı, alkolizm, kronik kalp hastalıkları, aşırı kilo, sigara içiciliği)
  • Bağışık sistemi zayıf olanlar (HIV/AIDS hastalığı, lenfoma ve lösemi gibi kan kanserleri, dalağın ameliyatla alınması veya fonksiyonel olarak işlev görmemesi, immün yetmezliğe neden olan hastalıklar, uzun süreli steroid kullanımı, kanser tedavisi gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanımı, orak hücreli anemi ve diğer benzer kan hastalıkları)
  • Bakımevinde kalanlar


Bağışıklık sistemini zayıflatan durumların varlığında önce KPA13 bundan en erken 8 hafta sonra 1 doz PPA23 ve beş yıl sonra 2. doz PPA23 uygulanır. Bağışıklık yetmezliği olmayan ancak kronik hastalığı olanlarda önce KPA13, bundan bir yıl sonra 1 doz PPA23 ve beş yıl sonra 2. doz PPA23 uygulanır. Eğer 2 doz olarak uygulanan PPA23 aşısı 65 yaş öncesine denk gelmiş ise 65 yaşından sonra ikinci dozdan beş yıl sonra olmak üzere 3. ve son doz olarak 1 doz daha PPA23 uygulanır. 

15 ve 20 valanlı konjuge aşılar ABD ve Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır. Ülkemizde önümüzdeki yıllarda kullanıma gireceği tahmin edilmektedir. Bu aşılar kullanıma girmesiyle, özellikle de 20 valanalı konjuge aşı kullanıma girmesiyle artık PPA23 aşısına gerek kalmayacak erişkinlerde tek doz KAP20 aşısının yapılması yeterli olacaktır.

Prof. Dr. Ali Acar
Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

08.10.2023




loading
x

Randevu Al

* listenenler dışındaki tarih ve saate randevu almak istiyorsanız lütfen 0850 911 0 911 numaralı çağrı merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz

Verdiğim kişisel veri ve iletişim bilgilerimin, Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında Aydınlatma Metninde belirtilen amaç ve bağlı amaçlar dahilinde işlenmesine ve aktarılmasına muvafakatettiğimi beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından her türlü bilgilendirme, etkinlik, duyuru, anket, tanıtım, açılış, davet vb. hatırlatmaları ile diğer sair iletişim çalışmaları kapsamında tarafıma ticari elektronik ileti (arama, SMS, e-posta vb.) gönderilmesini kabul ediyorum.

Lütfen Üstteki Kutucuğu işaretleyiniz!

Hastanemizde kaydınız var ise direkt randevu alabilmek için tıklayınız