Baş ve boyun kanserlerinin yaklaşık %30’u sigara kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu kanser türünden korunmak veya tekrarını önlemek için sigara ve içki kullanımı ile aşırı güneş maruziyetinden kaçınmak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek gerekir.
Baş-boyun bölgesinde yer alan kötü huylu tümörler yani kanserler arasında gırtlak, boğaz, yutak bölgesi, ağız, burun, sinüsler, tükürük bezleri, dil, tiroid bezi, yüz kemikleri ve cilt yapılarının kanserleri yer alır. Baş-boyun bölgesi kanserleri içerisinde en fazla görülen kanser türü, %45-50’lik oran ile gırtlak kanserleridir. Baş boyun kanser türleri, tüm vücut kanserlerinin yüzde 9’unu, kanserden ölümlerin %4’ünü oluşturur. 50 yaş üstünde daha sık rastlanır ve erkeklerde kadınlardan 4-5 kat fazla görülür.
Çevre ve gıda kirliliği tetikliyor
Baş ve boyun kanserlerinin yaklaşık yüzde 30’u sigara kullanımı ve alkol gibi belirli faktörlere uzun süre maruz kalmayla yakın ilişkilidir. Sigara ve içki kullanmayan erişkinlerde ağız ve boğaz kanserine neredeyse hiç rastlanmaz.
Uzun süreli güneş ışığına maruz kalma dudak kanseri ile ilişkilidir ve cilt kanserinin en büyük nedenidir. Bu kanserlerin gelişiminde sigara, tütün çiğnenmesi, alkol, genetik faktörler, kötü beslenme, çevresel faktörler, hijyenik faktörler, endüstriyel ürünler, radyasyon ve bazı mikropların rol oynadığı bilinmektedir. Son yıllarda artan çevre kirliliği, gıdaların bozulmaması için kullanılan kimyasal maddeler, genetiği ile oynanmış besinler, sanayi atıklarının doğal su kaynaklarını ve doğayı tahribi, atmosferin kirlenmesi, insan sağlığı ve yaşamında olumsuz etkiler yaparak önemli sağlık problemlerine ve kanserlerde artışa sebep olmaktadır. Sürekli güneş ışığına maruz kalmak da dudak kanserlerini ve cilt kanserlerini artırır. Geniz kanserlerinin oluşmasında bazı virüslerin ilişkisi vardır.
Sigara, riski 10-15 kat artırıyor
Sigara, çok sayıda kanser yapıcı bileşik içeren bir karışımdır. Sigara dumanında hidrokarbonlar, nitrozaminler, aromatik aminler, aldehitler, uçucu karsinojenler, inorganik bileşikler ve radyoaktif maddeler dahil 50’ye yakın kanser yapıcı madde tanımlanmış durumdadır. Bu maddeler hücrelere ve içindeki yapılara bağlanarak hasara uğratır ve hücrelerde kontrolsüz çoğalma başlar. 10 yıldan fazla sigara içenlerde, içmeyenlere göre kanser gelişme riski 10-15 kat fazladır. Her yıl ABD’de 200 binden fazla insan sigara ile ilişkili hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Yasakların da etkisiyle sigarayı bırakan kişi sayısı artmakla beraber, dumansız tütün, çiğnenebilir tütün kullanımına yönelim hızlanmaktadır. Bu durum akciğer kanser riskini azaltsa da ağız içi kanser riskini artırır.
Bu belirtileri görmezden gelmeyin
- Boyunda şişlik: Baş-boyun kanserleri genellikle vücutta herhangi bir yere yayılmadan önce boyundaki lenf düğümlerine yayılır. Boyunda iki haftadan uzun sürede geçmeyen şişlikler mümkün olan en kısa zamanda bir doktor tarafından görülmelidir. Tabii ki tüm şişlikler kanser demek değildir. Ancak şişlik ya da şişlikler ağız, gırtlak, guatr kanseri, bazı lenf kanserleri ve kan kanserinin ilk belirtisi olabilir. Böyle şişlikler genellikle ağrısızdır ve gittikçe büyüme eğilimindedir.
- Ses değişimi: Pek çok gırtlak kanseri ses değişimine neden olur. İki haftadan uzun süren ses kısıklığı ya da ses değişimleri doktorunuzu görmeniz açısından sizi uyarmalıdır. Bir kulak burun boğaz ve baş boyun cerrahisi uzmanı, ses tellerinizi kolay ve ağrısız yöntemlerle muayene edebilir. Her ne kadar pek çok ses değişikliğinin nedeni kanser değilse de işi şansa bırakmamalısınız. Eğer ses kısıklığınız iki haftadan uzun sürerse mutlaka doktora başvurmalısınız.
- Geçmeyen yaralar: Dil ve dudak kanserlerinin çoğu geçmeyen yara ve şişliğe neden olur. Yara ve şişlikler iltihaplanmadıkça ağrısızdır. Kanama görülebilirse de sıklıkla hastalığın ileri dönemlerine kadar görülmez. Yara ya da şişlik boyundaki bir kitleye eşlik ederse bu son derece ciddiye alınmalıdır. Diş doktorunuz ya da doktorunuz biyopsi (Doku örnekleme testi) gerekip gerekmediğini değerlendirip bu işlem için sizi bir baş boyun cerrahına sevk edebilir.
- Kanama: Ağız, burun, boğaz ve akciğer tümörleri kanamaya neden olabilirler. Birkaç günden fazla bir süre tükürük veya balgamda kanama görülürse doktora görünmelisiniz.
- Yutma problemleri: Boğaz ve yemek borusu kanserleri katı gıdaların ve bazen sıvıların yutulmasını zorlaştırır. Gıda belli bir noktada batma hissi uyandırıp ya mideye gider ya da ağızdan geri gelir. Bu durumda bir doktora başvurmalısınız. Genellikle X ışınlı baryum yutma filmi ya da yutturulan bir tüp yoluyla yemek borusunun direkt muayenesi ile neden ortaya konur.
- Ciltteki değişiklikler: Baş-boyunda çok sık karşılaşılan deri kanseri erken başlanan tedaviye iyi yanıt verir. En sık alın, yüz, kulak gibi cildin güneşe maruz kaldığı yerlerde görülürse de cildin herhangi bir yerinde olabilir. Deri kanseri sıklıkla küçük, soluk bir yara şeklinde başlar, yavaş yavaş büyür ve ortasında gamze şeklinde bir çukur ve hatta ülser oluşur. Bu alanın bir kısmı iyileşirken daha büyük bir bölümü ülsere kalır. Bazı deri kanserlerinde renk değişimi görülür. Habis melanom klasik olarak ciltte koyu mavi siyah renkli değişime neden olur. Bununla beraber herhangi bir bendeki büyüklük, renk değişikliği, kanamanın başlaması da birer sorundur. Yüz ve boyunda özellikle büyüklük ve şekil bakımından değişiklik gösteren mavi siyah renkli bir leke varlığında mümkün olduğunca çabuk zamanda bir deri hastalıkları uzmanına ya da KBB uzmanına başvurulmalıdır
- Devam eden kulak ağrıları: Yutkunma esnasında kulak ve etrafında oluşan ağrılar boğazda büyüyen tümöre ya da enfeksiyona bağlı olabilir. Böyle bir şikayet, yutkunma güçlüğü, ses kısıklığı ya da boyunda bir şişlik ile beraberse daha da dikkat çekicidir. Bu bulguların en kısa zamanda bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir.
Tanı ve tedavi aşamaları
Tanı: Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanının kanser varlığından şüphelenmesi durumunda tümörün çevresi ile ilişkisi ve başka alanlara yayılımını araştırmak amacıyla bazı ileri radyolojik (Bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, PET- bilgisayarlı tomografi vb.) ve laboratuvar tetkikleri ile değerlendirme yapması gerekir. Bu incelemelerin sonucunda elde edilen bilgilerin yanı sıra tümörün niteliğini kesin olarak ortaya koyabilmek için tümörden biyopsi alınması işlemi yapılmalıdır. Böylelikle doğru ve kesin bilgiler elde edilmiş olur.
Tedavi: Baş boyun kanserlerinin erken teşhisi ile tedavinin başarısı arasında çok büyük bir ilişki vardır. Kanserin evresi, tipi, hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut direnci, hastanın sosyoekonomik durumu ise tedavi planlamada önemli unsurlardır. Baş ve boyun kanserlerinin tedavisinde başarı ile kullanılan temel yöntemler; cerrahi, radyoterapi (Işın tedavisi), kemoterapi (İlaç tedavisi) ve bu yöntemlerin çeşitli kombinasyonlarıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere, tedavide birçok farklı branştan uzmanın aktif katılımı gerekmektedir -ki bu nedenle baş ve boyun kanserleri konseyleri oluşturulmuştur. Bu konseylerde, kulak burun boğaz hastalıkları, radyasyon onkolojisi, tıbbi onkoloji, radyodiagnostik, nükleer tıp ve patoloji uzmanlarının katılımı ile multidisipliner bir yaklaşımla hastalara en ideal ve kişiye özel tedavi planlamaları yapılır. Baş ve boyun kanserlerinden özellikle erken evrede hekime başvuran olgularda sadece cerrahi veya radyoterapi ile yaklaşık %90’lara varan sağ kalım sağlanabilir. Ancak ileri evre baş ve boyun kanseri olgularında kombine tedavi gereksinimleri ortaya çıkar ve başarı oranları daha düşük seyreder.
Daha konforlu bir tedavi için baş ve boyun kanserlerinin tedavi sürecinde, hastalarin hekimleri ve sağlık merkezleri ile olan iletişim ve ilişkileri çok önemlidir. Tedavi sürecinin özellikle erken dönemlerinde oluşabilecek solunum zorluğu, ses kısıklığı, yutma/ beslenme güçlükleri, boyun ağrıları gibi yakınmalarının giderilmesi için kulak burun boğaz hastalıkları uzmanları ile yakın temasta olmak önemlidir. Bunun yanı sıra, kanser tanısı ve tedavisinin yarattığı psikolojik çökkünlüğün giderilmesinde psiko-onkolojik destek alınması gerekliliği de ortaya çıkabilir.
Sonrası da önemli
Baş ve boyun kanseri hastalarının tedavileri tamamlandıktan sonraki dönemde yapılacak takipleri, en az tedavileri kadar önemlidir. Kanserin tekrar ortaya çıkma riski bulunduğu için bu olguların tedavilerinden sonraki ilk yılda her ay, ikinci yılda iki ayda bir, üçüncü yılda üç ayda bir, dördüncü yılda dört ayda bir, beş yıl sonrasında ise yılda bir kez olmak üzere hayat boyu kulak burun boğaz hastalıkları uzmanları tarafından izlemleri gerekir. Böylelikle hastalığın yeniden ortaya çıkması durumunda erken tanı ve tedavi yapılması mümkün olabilir.
Uzm. Dr. Mustafa Konaklıoğlu
Bayındır Söğütözü Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı