Sinüsler kafa içindeki kemik hava boşluklardır. Yeni doğumdan itibaren herkeste vardır ve gelişimlerini tamamlaması ergenlik dönemini bulur. Toplam sayısı 16-18`i bulabilir. Özellikle yanak ve şakaktakiler en büyükleridir. Her sinüsün toplu iğne başı kadar deliği vardır ve bunlar burna açılır. Sinüsün içini burundaki aynı örtü kaplar ve küçük tüyler vasıtasıyla üzerindeki mukusun sürekli bir hareketi vardır.

Sinüslerin ve burnun günde 600 ml’e yakın salgı (mukus) üretimi vardır. Bu salgı önce burna, oradan da geniz bölgesine doğru hareket eder ve farkında olmadan yutulur. Sinüsler kafadaki boşluğu alır,sesin şekillenmesinde rol alır, bakterleri ve toz partiküllerini temizler, alınan havanın nemlendirilmesini ve partiküllerden temizlenmesini sağlar. Bunu yapması için sağlam bir mukoza (örtü), sağlam titrek tüyler ve fonksiyonel deliğe ihtiyaç vardır.

Sinüslerin fizyolojisinde bir sorun olduğunda ise mukus sinüs içinde birikir. Eğer patoloji devam ederse mukus birikimi devam eder ve bakteriler için rezervuar görevi yapar, bu da enflamasyona ve iltihaba yol açar ki sinüzit burada başlar.
 

Sinüzit belirtileri nelerdir?

Sinüzitte en önemli şikayet, burun tıkanıklığı ve dirençli geniz akıntısıdır. Bilinenin aksine sinüzitte baş ağrısı fazla yoktur. Baş ağrısı sadece akut (yeni oluşmuş) sinüzitte vardır. Özellikle şakaklarda baş ağrısı, gerginlik, doluluk hissi vardır. Göz altlarında şişlik olabilir. Tekrarlayan öksürük nöbetleri vardır.

Bu şikayetler 3 haftadan kısa sürer ve tedaviye yanıt verirse akut (basit) sinüzit olarak adlandırılır ki burun akıntısı genelde açık sarı renklidir ve baş ağrısıyla beraberdir. Şikayetler 3 haftanın üzerinde sürer, tedaviye cevap vermez ise kronik (müzmin) sinüzit olarak adlandırılır. Kronik sinüzitte baş ağrısı pek olmaz ve koyu sarı renkli burun akıntısı mevcuttur.

Tanı için doktorun muayene bulgusu ve şikayetler yeterlidir. Nazal endoskopide burun içinde yoğun ödemli mukoza,sarı veya koyu açık renkli akıntı vardır. Göz altlarında şişlik olabilir.Burun içindeki etler (konkalar) çoğunlukla şiştir. Geniz akıntısı çoğu zaman vardır. Normal KBB muayenesinde kesin tanı konulamadığında radyolojik tetkiklere (sinüs grafisi,  sinüs tomografisi gibi) ihtiyaç duyulabilir.

Sinüzit baş ağrısı yapar mı?

Toplumda baş ağrısı deyince ilk akla gelen sinüzittir. Fakat yapılan çalışmalar aslında bunun böyle olmadığını söylemektedir. Sinüzit, baş ağrılarının %5-10`unu oluşturmaktadır. Ayrıca müzmin (kronik) sinüzit de baş ağrısı yok denecek kadar azdır. Sinüzite bağlı baş ağrısı yeni başlayan (akut) sinüzitte görülür.

Sinüzitte baş ağrısından önce burun tıkanıklığı, sarı-yeşil renkli burun akıntısı, gözlerde ve şakakta dolgunluk, öksürük, geniz akıntısı gibi şikayetler gelir. Baş ağrısının lokalizasyonu da çok önemlidir. Şakak sinüslerinde ağrı şakaklarda hissedilir, yanak sinüslerinde ağrı göz altlarında burun kökünde ve yüzde hissedilir. En arka sinüs (sfenoid sinüs) ağrısı ise ensede hissedilir.

Sinüzit neden olur?

Sinüzite sebebiyet veren patolojiler şunlardır:

  • Alerjik rinit: Alerjiye bağlı sinüs mukozası şişer ve sinüs deliklerini kapatır bu da sinüzite yol açar
  • Sigara: Uzun süre sigara içimi sinüsü döşeyen örtüdeki titrek tüylerin fonksiyonunu bozarak, sinüslerin kendini temizleme fonksiyonunu bozar ve sinüzite yol açar.
  • Nazal polip: Nazal polip adı verilen burun içindeki polipler mukozayı bozarak, hem titrek tüyleri bozar hem de temizleme fonksiyonunu bozarak sinüzite yol açar.
  • Bağışıklık sistemi hastalıkları: Bazı sendromlarda, kistik fibrozis (çocuk yaş grubunda), immotil silya sendromu gibi hastalıklarda sinüs mukozasındaki silya hareketleri bozulur ve sinüzite yol açar.
  • Mikroplar: Bazı virüs ve bakteriler sinüslerde ödemi artırıp ve sinüs deliklerini tıkayarak sinüzite yol açar.


Sinüzit tedavi yöntemleri

Sinüzit tedavisi başlangıçta ilaç tedavisidir. Burnun açık kalması tedavinin en önemli basamağıdır. Bunun için serum fizyolojikli yıkamalar yapılmalıdır, burun açıcı birtakım spreyler kullanılabilir. Bunun yanında burun  açıcı dekonjestan denilen haplar,kortizonlu burun spreyleri,mukus çıkarılmasını kolaylaştırıcı şurup veya haplar kullanılabilir. Sinüzitin bakteriyel olduğu düşünülüyor ise antibiyotik tedavisi verilmelidir ki ideal antibiyotik tedavisi minimum 10 günlük olmalıdır.

Hastalar 2-3 hafta antibiyotik tedavisiyle takip edilir ve şikayetler gerilemezse hastanın sinüs tomografisi çekilir. Sinüs BT de patolojinin devam ettiği gözlenirse ameliyat olasılığı doğar.

Günümüzde sinüzit ameliyatları endoskopik sinüs cerrahisi şeklinde yapılmaktadır. Endoskopik sinüs cerrahisi lokal veya genel anestezi altında tamamen burun içinden yapılan ve patolojinin olduğu yerin açılarak  fizyolojinin sağlanmaya çalışıldığı bir ameliyattır.

Özellikle alerjik rinite eşlik eden sinüzitte cerrahi yapılsa da nüks ihtimali her zaman vardır. Hastanın belli aralıklarla takip edilmesi ve gerekli medikal tedavinin ara ara yapılması gerekmektedir.

Endoskopik sinüs cerrahisi

Endoskopi sistemi, ucunda soğuk ışık kaynağı ve kamera olan bir sistemdir. Görüntü, bu kameralar ile ekrana yansıtılıp, doğrudan göremediğimiz karanlık boşlukların ve hastalıklı dokuların net olarak görülmesini sağlar. Endoskopi, KBB alanında en çok burun çevresindeki sinüslere yapılan ameliyatlarda kullanılır ki buna da ‘endoskopik sinüs cerrahisi’ denilir. Bu ameliyat uzun yıllardır tüm dünyada sinüzit cerrahisinde kullanılan nerede ise tek yöntemdir.

Endoskopik sinüs cerrrahisi, lokal ya da genel anestezi altında kolayca yapılabilmektedir. Günümüzde genel anestezi bu ameliyatlar için lokalden çok daha güvenilir ve kısadır. Ameliyatların hepsi burun deliğinden girilerek yapılır. Sinüs cerrahisi ortalama 1 saat sürer. Ameliyatın amacı, hastalıklı sinüslerin ağzını açıp, var olan iltihabı ya da hastalıklı dokuyu buradan uzaklaştırmak ve sinüslerin burun ile beraber aynı anda havalanmasını sağlamaktır.

Ehil ellerde yapılan endoskopik sinüs cerrahisinde başarı oranı yüksek ve nüks oranı çok düşüktür. Endoskopik sinüs cerrahisinin başarı oranı % 70-90 arasında olmakla beraber, ameliyat sonrası iyi takip edilmesi ve var ise alerjik rinitin tespit edilip tedavi edilmesi, kronik sinüzitin tekrarlamasını neredeyse sıfıra yakın hale getirmektedir. Bu nedenle, hastanın varsa şikayeti mutlaka alerji testi yapıp, bu yönde tedaviye başlanmaktadır. Ayrıca hastalar belli aralıklarla takip ederek, tekrarlamaları minimum seviyede tutulmaktadır.

Alerjik sinüzit nedir?

Alerjik rinit genetik bir hastalık olup, tetikleyici bir faktör ile her yaş grubunda şikayete yol açabilir. Tekrarlayan hapşırık nöbetleri, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, öksürükle seyreden bir hastalıktır. Alerjik rinitin tanısı, hastanın şikayetleri ve doktor muayenesi ile konulabilir.

Alerjik rinitin uzun dönemde en korkulan sonuçları astım ve sinüzittir. Alerjik rinitte astıma dönüşme riski %25-30 arasıyken, sinüzite dönüşme riski %45-60 arasındadır. Bu yüzden hastalığı artık alerjik rinosinüzit olarak tanımlayanlar da vardır.

Alerjik rinosinüzitte cerrahi tedavi

Hastada eğer var ise burun kemik eğriliği (nazal septum deviasyonu), burun eti büyümesi (konka hipertrofisi), nazal polip ve tedaviye dirençli sinüzit durumunda, bu hastalıkların cerrahi olarak tedavisi şarttır. Bu cerrahiler alerjiyi tedavi etmez ancak mekanik olan sorun ortadan kaltığında alerjen ile savaşmak daha kolaylaşacak ve hastanın genel şikayetleri ortalama %40-60 arasında azalacaktır.

Alerjik rinitte sinüzit cerrahisi artık çok daha kısa süre içinde ve belli yeni teknolojik cihazlar ile yapılmaktadır. Hasta ameliyatın olduğu gün hastaneden taburcu olup bir sonraki gün dışarı çıkabilmekte ve isterse üçüncü-dördüncü günde işinin başında olabilmektedir. Fakat cerrahi tedaviyle beraberinde yapılacak alerjik deri testi, sonrasında alınacak önlemler ve diğer tedaviler ile uzun yıllar alerjik rinit şikayetlerinden korunulabilir.

Hastaları zaman zaman bıktıran bu hastalıktan, doğru tanı ve doğru tedavi ile kurtulunması mümkündür. Alerjik rinosinüzitin çözümsüz bir hastalık olmadığı unutulmamalıdır.

01.10.2021




loading
x

Randevu Al

* listenenler dışındaki tarih ve saate randevu almak istiyorsanız lütfen 0850 911 0 911 numaralı çağrı merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz

Verdiğim kişisel veri ve iletişim bilgilerimin, Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında Aydınlatma Metninde belirtilen amaç ve bağlı amaçlar dahilinde işlenmesine ve aktarılmasına muvafakatettiğimi beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş., Penta Sağlık Hizmetleri A.Ş., Bayek Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri ve İşletmeciliği A.Ş. (hepsi birlikte Bayındır Sağlık Grubu olarak anılacaktır) tarafından her türlü bilgilendirme, etkinlik, duyuru, anket, tanıtım, açılış, davet vb. hatırlatmaları ile diğer sair iletişim çalışmaları kapsamında tarafıma ticari elektronik ileti (arama, SMS, e-posta vb.) gönderilmesini kabul ediyorum.

Lütfen Üstteki Kutucuğu işaretleyiniz!

Hastanemizde kaydınız var ise direkt randevu alabilmek için tıklayınız