Uyku, insanın, yoksunluğu karşısında en dayanaksız olduğu, kaçınılmaz ve önlenemez bir biçimde yerine konması gereken bir durumdur. Beynin istirahat ettiği bir süreç değil, aktif, kompleks ve dinamik bir süreçtir. Gerçek işlevi hala bilinmemesine rağmen, açık olan yemek ve içmek gibi yaşam için gerekli fizyolojik bir ihtiyaç olduğudur.
Uyku basit bir süreç değildir. Uyku beynin birçok kısmı tarafından kontrol edilen çeşitli evrelerden oluşan aktif bir süreçtir. Bu evreler gece boyunca tekrar eder ve her evrenin farklı fonksiyonları vardır. Uyku evreleri; uykuya dalış, hafif, derin ve rüya uykusu evrelerinden oluşur. Sağlıklı bir uyku tüm bu evrelerin yeterli sürelerde görülmesi ile sağlanabilir.
Ortalama kabul edilen normal uyku süresi günde 7-8 saattir. Ancak bu süre her gün almamız gereken kalori ihtiyacı gibi, yaşa, çalışma tarzımıza ve harcadığımız enerjiye bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bir bebek için 18 saatlik uyku süresi normal kabul edilirken, 10-12 yaşlarında bunun yarısının altına düşer. Yetişkinler için ortalama 7-8, yaşlılar içinse 6 saatlik uyku yeterli olacaktır. Büyük çoğunluk için normal olan bu süreler dışında normal varyantlar olarak değerlendirilen 3-5 saat uyuyup ertesi güne hazır olabilen kısa uykucular ve ertesi güne hazır olabilmesi için 10-12 saat uyuması gereken uzun uykucular vardır.
İnsomnia (Uykusuzluk)
Uyku için yeterli fırsat ve imkan olmasına rağmen, süreğen bir şekilde uykuya başlamada, sürdürmede, dinlendirici ve kaliteli uyumada güçlük ve sonuçta gün içi işlevselliğinde bozulmalarla karakterizedir.
Gün içi belirtiler: Yorgunluk, kırıklık,dikkat, konsantrasyon ya da bellek güçlüğü, Sosyal ya da mesleki işlevsellikte bozulma ya da düşük okul performansı, duygudurum bozukluğu ya da iritabilite, gündüz uykuluğu, motivasyon, enerji ya da inisiyatifte azalma, işinde ya da araç kullanırken hata yapma veya kaza eğiliminde artma, uyku yoksunluğuna bağlı gerginlik, baş ağrısı ya da mide-barsak sistemine ait semptomlar, uyku hakkında endişe ve uğraşılar Çoğu vakada, uykusuzluk birkaç faktörün bileşimi sonucudur. Bu faktörler arasında uyku hakkında ne düşündüğünüz, yaşam koşullarınızın seçimi ve nerede uyuduğunuz yer alır.
Bazı durumlarda tıbbi veya psikiyatrik problemler bu nedenlerle kullanılan ilaçlar uykusuzluk nedenidir. Eğer uykunuz bir aydan daha uzun süredir bozuksa ve sizin günlük işlevlerinizi bozuyorsa yardım arama zamanı gelmiştir. Doktorunuza başvurun ve bir uyku hastalıkları uzmanı ile görüşme isteyin.
Tıbbi özgeçmişiniz, fiziksel muayene ve bazı kan testleri uykusuzluğun nedenlerinin ortaya konulmasına faydalıdır. Yatak partneriniz ve diğer aile üyeleri sizin uykunuz hakkında değerli bilgilere sahip olabilirler. Uyku hijyeninin en temel kuralı sabah erken ve aynı saatte kalkmak ve uyku gelince yatmaktır.
Etrafımızdaki pek çok kimse uyuyamamaktan şikayetçi. Bu ne zaman gerçekten hastalık düzeyinde oluyor (insomnia)?
Uykusuzluk (İnsomnia) : Uyku için yeterli fırsat ve imkan olmasına rağmen, süreğen bir şekilde uykuya başlamada, sürdürmede ve kaliteli uyumada güçlük ve sonuçta gün içi işlevselliğinde bozulmalarla karakterizedir.
Gün içinde ortaya çıkan belirtiler:
Yorgunluk, kırıklık , Dikkat, konsantrasyon ya da bellek güçlüğü, Sosyal ya da mesleki işlevsellikte bozulma ya da düşük okul performansı, Duygu durum bozukluğu ya da iritabilite Gündüz uykuluğu , Motivasyon, enerji ya da inisiyatifte azalma , İşinde ya da araç kullanırken hata yapma veya kaza eğiliminde artma , Uyku yoksunluğuna bağlı gerginlik, baş ağrısı ya da mide-barsak sistemine ait belirtiler , Uyku hakkında endişe ve uğraşılar Uyku bozukluğu ve ilişkili gün içi bulgular haftada en az üç kez ve en az üç aydır olması durumunda kronik uykusuzluk bozukluğu olarak tanımlanır. Akut insomniada ise uyku bozukluğu ve ilgili gündüz semptomları üç aydan kısa süreli olmalıdır.
Insomnia hangi sıklıkta görülüyor?
Erişkinlerin % 30 -40 ı yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk yakınmaları tanımlamakta, % 10-13 ü yaşamlarını ileri derecede etkileyecek düzeyde uykusuzluk tanısını karşılamaktadır.
Türkiye’de yapılan bir çalışmada kişilerin % 9 u İnsomnia tanısını karşılamıştır. (TUTDER TAPES çalışması)
İlla gece mi uyumak gerekiyor? Gündüz veya akşamın başka saatlerinde takviye etmek mümkün mü uykuyu? Ya da doğru mu?
Kaliteli ve verimli bir uyku için gece uykusu önemli. Gündüz uykusunun gece uykusunu olumsuz etkilemediği saatler 13.30- 15.00 arası. Günün diğer saatlerindeki uykular gece uykusunun süresini ve kalitesini olumsuz etkiliyor.
Uyku sağlığı açısından sabah vakitlice kalkmak ve gece uyku gelince yatmak en doğru yoldur.
İyi uykunun ruh sağlığımız üzerindeki etkisi ne? Aksi nasıl etki ediyor?
İyi bir uyku fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenmemiz için gerekli bir süreçtir. Bu yenilenme sağlanmadığında fiziksel belirtilerin yanında ruhsal olarak isteksizlik motivasyon kaybı, sinirlilik, dikkat ve bellek bozuklukları ortaya çıkmaktadır.
İnsomniyaklarda depresyon ya da diğer bir psikiyatrik bozukluk gelişme riski yüksektir. İnsomniyaklarda 3.5 yıl içinde (insomni olmayanlara göre) depresyon gelişimi 4 kat, anksiyete bozukluğu gelişimi 2 kat, madde kötüye kullanımı ya da bağımlığı da 7 kat fazla görülmektedir. Diğer taraftan hemen her psikiyatrik bozuklukta uykusuzluk belirli ve yüksek oranlarda bir belirti olarak ortaya çıkmaktadır.
Sıklık açısından kadın-erkek arasında fark var mı?
Kadınlar erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla uykusuzluk tanısı alırlar. Uykusuzluk belirtileri yaşla beraber artar (65 yaşın üzerinde yaşlı bireylerde uykusuzluk belirtisi sıklığı % 50’lere ulaşır).
Düşük gelir ve eğitim düzeyine sahip bireylerde uykusuzluk sıklığı artar, İşsizlerde, çalışanlara göre daha sık, Ayrı yaşayanlar, boşanmış ve dullarda daha sıktır.
Genetik yatkınlıktan söz etmek mümkün mü?
Evet. İnsomniak kişilerin artmış uyarılmışlığın fiziksel ve psikolojik belirtilerini gösterdiklerine , kaygı düzeylerinin yüksek olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.
Akut bir stresörden sonra oluşan uykusuzluk, çoğu birey için geçici durum iken, bu hastalarda oluşan uyuyamama ile ilgili gerginlik ve kaygı giderek bir kısır döngüye dönüşerek sorunun artarak süreğenleşmesine neden olur.
Hasta uykusuzluğuna ve bunun günlük yaşamları üzerine olan etkilere aşırı odaklanmışlardır.
Televizyon karşısında uyumaya çalışmak doğru mu?
Televizyon karşısında uyuma çabası sık başvurulan yöntemlerden biridir. Televizyon ekranından gelen ve değişen ışık uyaran niteliğindedir.
Uykuya geçişi kolaylaştırsa bile uykunun iç kalitesini bozmaktadır. Uyuyabilmek için gösterilen her çaba uykuyu olumsuz etkilemektedir. Uyku çağırdıkça kaçan bir haldir.
Son yıllarda bir artıştan söz etmek mümkün mü?
Elektriğin keşfi 100 yıl öncesine göre ortalama uyku süresinin azalmasına yol açmıştır.
Bilgisayar, televizyon, iş hayatı, trafikte geçen zaman, görevler, akıllı telefonlar, ödevler, kent yaşamının getirdiği stres oluşturan faktörler insomnianın artışına yol açmaktadır.
Uyuyamamanın kişilik yapısı vs. ile ilgisi var mı?
Kaygı seviyesi yüksek, obsesif kişilik özellikleri gösteren, kontrolcü kişilerde insomnia görülme oranı yüksektir.
Yaşantımızda bizi kuşatan koşullar, stres, ekonomik sıkıntı, sınav kaygısı, ölüm korkusu vs. gibi faktörler uyuyamama üzerinde etkili mi?
Günlük yaşantımızda oluşan stres faktörleri kronik uykusuzlukta bireysel farklılık olmakla birlikte başlatıcı faktör olarak rol oynar. Uykusuzluğun kronik hale gelmesi için genetik faktörler, kişilik yapısı, yatakta uzun zaman geçirme gibi sürdürücü faktörler de gerekli ve önemlidir.
Çocuklarda da görülüyor mu?
Çocuklukta da görülebilir. Çocuklarda, sıklıkla bakıcıları tarafından bildirilen uyuma güçlüğü, uyuma güçlüğü yatma zamanına direnç veya bağımsız uyuyamama olabilir.
Günümüzde çalışan anne baba işten gelip yemeklerini yedikten hemen sonra çocuklarının uyumasını bekliyor. Çocuk da bütün gün göremediği ebeveynleriyle vakit geçirmek istiyor.
Anne-baba bir taraftan günün yorgunluğunu gidermek istiyor diğer taraftan sağlık açısından çocuğun erken yatıp uykusunu almasını istiyor. Bu ikilem sonrası ebeveyn-çocuk arasında yatıp yatmama konusunda inatlaşma yaşanıyor.
Bu durum da çocuğun çocuklukta ve erişkinlikte de uyku konusunda problemler yaşamasına yol açıyor.
Ergenlerde de sık duyuyorum. Klinikte böyle bir gözleminiz var mı?
Ergenlikte fiziksel, hormonal ve ruhsal yapıdaki değişiklikler uykuyu olumsuz etkileyebilmektedir. Günümüzde gençler arasında yoğun olan internet alışkanlığı da uyku düzenini bozan faktörlerin başında gelmektedir.
İnternet alışkanlığı, gençlerin uzun saatlerini bilgisayar başında geçirmelerine yol açıyor. ”Gündüz vakitlerini okul ve işte geçiren gençler akşamlarını internet başında harcıyor.
Gece geç saatlere hatta sabaha kadar internet, online oynanan strateji oyunları uyarılmışlığı artırarak uyku bozukluğuna yol açıyor. Bu durum okul yaşamını olumsuz etkilediği gibi iş yaşamına atılan gençlerde adaptasyon sorunu ortaya çıkarıyor. Bu kişiler bir türlü normal mesai düzenine alışamıyor.”
Uyuyamamak psikolojik bir sorun mudur?
Psikolojik faktörlerle birlikte fiziksel hastalıklar ve tedavide kullanılan ilaçlar da uykusuzluğa yol açabilmektedir.
Uykuda hareket bozuklukları, parasomniler, uykuda solunum bozuklukları gibi bazı primer uyku bozuklukları da uykusuzluğa yol açabilmektedir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Tedaviye başlamadan önce iyi bir değerlendirme yapılıp neden ortaya konmalıdır. Nedene yönelik tedavi temel prensiptir. Psikiyatrik veya fiziksel bir hastalığın bir belirtisi olarak insomnia ortaya çıkmışsa bu hastalığın tedavisi uykusuzluğun tedavisinde öncelikli olmalıdır.
Yine uykuda hareket bozukluğu gibi primer bir uyku bozukluğu sonucu ortaya çıkan insomniada tedavi tamamen farklı prensiplerle yapılmalıdır. Uyku hijyeni eğitimi, bilişsel ve davranışsal tedavi yöntemleri gibi farmakolojik olmayan tedaviler kronik insomniada birincil tedavi seçenekleridir.
En temel öneriler sabah kalkış saatinin erkene alınması akşam uyku gelince yatılması, uyunmayan sürenin yatakta geçirilmemesidir. Uyku ilacı alınmalı mı? Uykusuzluğa neden olan ikincil nedenler (uykuyla ilgili solunum bozuklukları, huzursuz bacaklar sendromu, psikiyatrik bozukluklar ve diğer tıbbi bozukluklar gibi) tespit etmeli ve bunlara yönelik tedavilere öncelik vermelidir.
Uyuması için kişiye verilecek (benzodiazepinler) uyku apnesinde kişiye zarar verecektir. Yine bazı antidepresifler huzursuz bacaklar sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğunda tabloyu daha kötüleştirecektir. Uykusuzluk çeken kişiler sıklıkla doktora başvurmadan kendi kendini tedavi maksadıyla ilaç ve alkole başvurmakta ve bu durum hastalığın kronikleşmesine yol açmaktadır. Hipnotik ilaçlar öncelikli olarak geçici uykusuzluk durumlarında tercih edilmelidir.
Ancak kronik insomniada, farmakolojik olmayan tedavi yaklaşımlarına rağmen cevap alınamayan hastalarda, altta yatan nedenin tedavi edilemediği olgularda da kullanılabilir. - Kişisel olarak hangi önlemler alınabilir? Davranış, yatak odası, yatak vs. Madde madde yazabilir misiniz lütfen? - Sabah uyanınca yataktan çıkılmalıdır. Dinlenmek amacıyla uyumaya devam etmek dinlendirici olmadığı gibi uyku ritmini de bozabilmektedir. - Her sabah aynı saatte kalkmalıdır.
Sirkadiyen ritmi düzenlemek için belirli saatler arasında yataktan kalkılmalıdır.
- Gündüzleri uyunmamalıdır.
- Düzenli egzersiz yapılmalı ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınılmalıdır.
- Yatak odası ses, ışık, ısı yönünden korunmuş olmalıdır.
- Yatak odası uyku dışında çalışmak için kullanılmamalıdır.
- Uyku saatine yakın yemek yememelidir.
- Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınılmalıdır.
- Uyku gelmeden yatağa gidilmemeli, yatakta uyumaya çabalamamalıdır. Yatakta uykunun gelmesini beklemek doğru mu? Hayır. Uykusuzluğun kalıcı hale gelmesinin en önemli nedeni yatakta uzun zaman geçirmektir.
Uykusuzluğun nedenini açıklamaya çalışan birçok teori genetik bir yatkınlık ve sonrasında yatakta uzun zaman geçirmeyi temel neden olarak göstermektedir.
Uyumadan yatakta dönüp durulurken çoğunlukla sıkıntı verici düşünceler akla gelir. Bu düşüncelerin arttırdığı sıkıntı uyarılmışlığa yol açmakta bunun sonucu uyku açılmakta, uyku açıldıkça sıkıntı artmaktadır. Bu durumu düzeltmenin yolu yataktan çıkıp bir şeylerle uğraşmaktır.
İnsomnianın yol açtığı sorunlar
İnsomnianın yol açtığı fiziksel belirtiler olarak yaygın kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, gündüz uyku hali, hafıza sorunları, iş performansında düşüş, gerginlik, tepkisellik, dikkat eksikliği, sakarlık, konuşmada dil sürçmeleri, baş ağrısı, gözlerde kızarıklık, ellerde titreme, şeker hastalığı riskinde artış, kan basıncında yükselme gibi uzun bir liste sayılabilir.
Her beş trafik kazasından birinin uyku ilişkili olduğunu biliyoruz. Uykusuz araç kullanmak alkollü araç kullanmak kadar tehlikelidir. Uyku yoksunluğu sırasında stres hormonlarının salınımı artarken gece uykuda salınan büyüme hormonu azalır.
Büyüme hormonu uykuda bedenimizi tamir edip, yara iyileşmelerini hızlandırırken, yaşlanmayı yavaşlatır. Bu hormon özellikle çocukların büyümesini de doğrudan etkiler.
Bu nedenle büyüklerimiz ‘Uyusun da büyüsün’ derken ne kadar haklılar. KiLO ARTIŞI: Uyku yoksunluğu çeşitli hormonların salınımını bozar. ‘Doydum’ diyen leptin hormonunun salınımı azalırken ‘Açım, yemem lazım’ diyen Ghrelin hormonu az uyunduğunda artar. Bu da kilo alımı, enerji tüketiminde azalma, yüksek kalorili gıdalara düşkünlüğe neden olur. 6 saatten az uyuyanlarda 7-9 saat uyuyanlara kıyasla %30 daha fazla obezite görülür. Yeterli süre ve kalitede uyku kilo vermeyi kolaylaştırır.
BAĞIŞIKLIĞIN ZAYIFLAMASI: Az uyuyanlar enfeksiyonlara daha çabuk yakalanırlar. Uyku süresinin kısalması ile bağışıklıkta rol oynayan çeşitli protein oranlarında artışlar görülür. Yine kan hücrelerinden salınan enfeksiyondan koruyan moleküllerin düzeyi de azalır. Gerek virüs gerekse bakteriyel enfeksiyonlara eğilim artar. 7 saatten az uyuyanlarda soğuk algınlığı, grip benzeri enfeksiyonlar 3 kat daha sık gelişir.
ŞEKER HASTALIĞI: Az uyuyanlarda insülin direnci artar. Uykusuzluk çeken hastalar gibi 5 saatten az uyuyanlarda da şeker hastalığı gelişimi 3 kat artmıştır.
Uykuda Solunum Bozuklukları
Uyku sırasında solunum paternindeki değişikliklere bağlı olarak gelişen ve bu hastalarda morbidite ve mortalitenin artmasına yol açan klinik tablolardır.
En sık görülen uykuda solunum bozukluğu obstrüktif (Tıkayıcı) uyku apnesidir. Temel belirtileri horlama, tanıklı apne, gün içi uykululuktur. Yaşla ve aşırı kilo ile görülme sıklığı artar. Horladığınız ve aralarda nefesinizin durduğu söyleniyorsa sabah yorgun uyanıyorsanız, gün içinde uyuklamalarınız varsa, tedaviye rağmen tansiyonunuz düzenlenemiyorsa, kilo verme çabalarınız cevap bulmuyorsa bir uyku hastalıklarıyla ilgilenen bir hekime başvurunuz.
Horlama
Ergenlikte fiziksel, hormonal ve ruhsal yapıdaki değişiklikler uykuyu olumsuz etkileyebilmektedir. Günümüzde gençler arasında yoğun olan internet alışkanlığı da uyku düzenini bozan faktörlerin başında gelmektedir. İnternet alışkanlığı, gençlerin uzun saatlerini bilgisayar başında geçirmelerine yol açıyor. ”Gündüz vakitlerini okul ve işte geçiren gençler akşamlarını internet başında harcıyor.
Gece geç saatlere hatta sabaha kadar internet, online oynanan strateji oyunları uyarılmışlığı artırarak uyku bozukluğuna yol açıyor. Bu durum okul yaşamını olumsuz etkilediği gibi iş yaşamına atılan gençlerde adaptasyon sorunu ortaya çıkarıyor. Bu kişiler bir türlü normal mesai düzenine alışamıyor.”
Uyku-Apne Sendromunun Uyarıcı Belirtileri Nelerdir?
Obstrüktif uyku-apne sendromu olan hastalar gece düzenli nefes alamazlar, bunun sonucu olarak dokulara yeterli oksijen taşınmaz, ertesi gün yorgun ve uykulu olurlar.
Apnelerin varlığı hipertansiyon, kalp krizi ve felç gibi hastalıklara neden olabilmektedir. Bu nedenle şiddetli ve sürekli horlaması olanların uyku bozuklukları merkezlerine başvurup, gerekli testlerden geçmeleri gerekmektedir. Horlamanın kısa aralıklarla kesilmesi ve ardından derin ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlanması gece içinde apnelerin varlığını düşündürmelidir.
Bazı hastalarda solunum durmaları gecede 300-400 kez tekrarlanmakta ve uykunun ¾’ünde nefessiz kalınabilmektedir. Bu aynı zamanda uykunun gecede 300-400 kez bölündüğünün ifadesidir ki hastalar çoğu kez bu uyanıklıkların farkına varamamaktadırlar. Ancak böyle kalitesiz bir uyku ertesi gün yorgunluk ve uykuluğa sebep olmaktadır.
Uyku-Apne Sendromu Yaşam Kalitesini Nasıl Etkiler?
Obstrüktif uyku-apneleri olan hastalar bazen uygunsuz yerlerde uyuya kalabilmekte, iş ve özel hayatlarında uykululuk nedeniyle ciddi problemler yaşayabilmektedirler.
Zaman zaman direksiyon başında da uyuyan bu hastaların, normal insanlara göre 6-7 katı daha fazla trafik kazası yaptığı, yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Uyku-apneleri hastalarda isteksizlik ve iş veriminde azalmaya neden olabilmektedir. Bu tür şikayetler bazen birden yaşanabildiği gibi sıklıkla yavaş yavaş gelişmektedir. Hormonal değişikliklerin etkisi ile hastaların cinsel ilgileri azalabilmektedir.
Çoğunlukla hastalar kolaylıkla uykuya daldıklarından uykuları ile ilgili şikayetleri olmadığını ifade etmektedirler. Bazıları ise gece boyunca sık sık hava açlığı ile uyanmaktan, gece uyandıklarında tuvalete gitme ihtiyacı duyduklarından yakınırlar. Gece huzursuz bir uykuları vardır, boyun ve baş bölgesinde terlemeleri olabilir. Sabah kalktıklarında baş ağrısı olur ve ağız kuruluğu hissederler.
Uykuda Nefes Durmasının Nedeni Nedir?
Uyku sırasında tüm kaslar gibi solunum kasları da gevşemektedir. Normal insanlarda herhangi bir probleme sebep olmayan bu gevşeme, bazı hastalarda sebebi bilinmeyen nedenlerle daha belirgindir. Bu gevşeme solunumu zorlaştırır ve uykuyu tehlikeye dönüştürür.
Aşırı kilo, anormal boğaz, burun, ağız ve çene yapısı solunum yolunu daha dar hale getirir, uyku sırasındaki gevşemenin de etkisi ile solunum yolu kapanır ve apne oluşur. Ancak faktörler yine de tek başlarına solunum durmasına sebep olmamakta, uykuda solunum kontrolünü sağlayan beyin merkezlerinin de bu problemde bugün için tam olarak bilinmeyen bir rolü olduğu düşünülmektedir.
Uyku-Apne Sendromu Şüphesinde Yapılan İncelemeler: Hekiminize az önce saydığımız şikayetlerle başvurduğunuzda muhtemelen yatak partneriniz ya da yakınlarınızla konuşup sizin hakkınızda daha detaylı bilgi almak isteyecek ve yakınmalarınızın obstrüktif uyku-apne sendromu ile uyumlu olduğuna karar verirse sizi bir uyku bozuklukları merkezine gönderecektir. Uyku bozuklukları merkezlerinde sizi vücudunuzun çeşitli yerlerine yerleştirilen elektrotlar aracılığı ile bir gece boyunca inceleyeceklerdir. Tüm gece poligrafik uyku tetkiki denen bu test sırasında, mümkün olduğu kadar evinizdeki ortama yakın şartlarda, tüm gece boyunca uykunuz ve uykuda çeşitli vücut fonksiyonları kaydedilmekte ve görevli teknisyenler tarafından izlenerek videoya alınmaktadır.
Kaydedilen vücut fonksiyonlarının sayısı ve kaydetmek için kullanılan yöntem uyku merkezlerinde farklı olabilir. Ancak standart olarak uyku dönemlerinin ayırt edilebilmesi amacıyla elektroensefalogram (EEG), elektrookülogram (EOG, göz küresi hareketleri), elektromiyogram (EMG, kas gerginliği) kayıtlarının, ağız ve buruna takılan minik cihazlarla solunan havanın, göğüs ve karına takılan kemerlerle uykuda solunum hareketlerinin, parmağa veya kulağa takılan mandal şeklinde bir algılayıcı ile oksijen düzeyinin ve kalp ritminin, yatış pozisyonunun kaydedilmesi zorunludur. Tüm gece poligrafik uyku tetkikleri, ertesi gün uzman hekimlerce değerlendirilmekte ve horlamanızın tehlikeli olup olmadığı, solunum durmalarının süresi, sıklığı ve bu sırada ortaya çıkan normal dışı bulgular size bildirilmektedir.
Uyku tetkiki hastalığınızın şiddetini belirlemekte, tedavinizin nasıl yapılacağı konusunda da değerli ipuçları vermektedir. Obstrüktif uyku-apne sendromu saptanan hastaların gece testinin ardından kulak-burun-boğaz muayenesinden geçmeleri, bazen bazı solunum fonksiyon testlerinin de yapılması gerekebilmektedir.
Huzursuz Bacaklar Sendromu
Huzursuz Bacaklar Sendromu (HBS) bir hareket bozukluğudur. Hastalar geceleri dayanılmaz şekilde bacaklarını hareket ettirme isteği duyarlar.
Belirtileri hastadan hastaya değişkenlik gösterir. Hastaların çoğu bacaklarındaki rahatsız edici hisleri tarif etmekte güçlük çekerler. Sıklıkla ‘uyuşma’ ya da ‘karıncalanma’ şeklinde tarif edilir. Bu kramptan çok farklı bir histir. Bacaklardaki bu huzursuzluk hissi en sık olarak baldırlardadır.
Hareketsiz şekilde oturmak ve yatmak bacaklardaki bu hoş olmayan hisleri artırır. Bacakları hareket ettirmek ve germek ise yakınmaları geçici ve kısa bir süre için azaltır. Akşam saatlerinde, istirahat halinde özellikle bacaklarınızda ortaya çıkan tanımlamakta güçlük çektiğiniz nahoş hisler oluyorsa, hareketle geçip istirahatte tekrar başlıyorsa, uykuya geçememenize neden oluyorsa uyku bozukluklarıyla ilgilenen bir hekime başvurunuz.
Huzursuz Bacaklar Sendromu Nedir?
Huzursuz Bacaklar Sendromu (HBS) bir hareket bozukluğudur. Hastalar geceleri dayanılmaz şekilde bacaklarını hareket ettirme isteği duyarlar. Belirtileri hastadan hastaya değişkenlik gösterir. Hastaların çoğu bacaklarındaki rahatsız edici hisleri tarif etmekte güçlük çekerler. Sıklıkla ‘uyuşma’ ya da ‘karıncalanma’ şeklinde tarif edilir. Bu kramptan çok farklı bir histir. Bacaklardaki bu huzursuzluk hissi en sık olarak baldırlardadır. Hareketsiz şekilde oturmak ve yatmak bacaklardaki bu hoş olmayan hisleri artırır. Bacakları hareket ettirmek ve germek ise yakınmaları geçici ve kısa bir süre için azaltır. Bazı hastalarda bacaklar yanında kollarda da benzer hoş olmayan hisler vardır.
Bazı HBS hastalarının yakınmaları sürekli değilken, diğerlerininki her gece ortaya çıkar. Bu nedenle hastaların birçoğunun uyku kalitesi bozuktur. İyi uyuyamama sonucu gün içinde çok yorgun olabilirler. Yine bu nedenle mesleki ve sosyal yaşamları aksayabilir. Gün içi uykululuk hali HBS’nin yarattığı sorunlardan sadece biridir. Bu hastalar sıklıkla araba ya da uçak yolculuklarında çok zorlanabilirler.
Benzer şekilde uzun süreli oturmaları gereken sinema, tiyatro ve iş toplantılarında da güçlük çekerler. HBS kalitesiz uykuya neden olması ve uyku bölünmelerine yol açması nedeniyle anksiyete ve depresyona yol açabilir. HBS olan hastaların çoğunda ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’ adlı hastalık da bulunur. Hastalar uyurken sıklıkla ayak başparmaklarında geriye doğru bükülme olur. Buna ayak bileği, diz ve kalçanın gerilme şeklindeki eklem hareketi de eşlik edebilir. Bazen bu hareketler eşler tarafından bacakta atma ya da tekme atma şeklinde tarif edilir. Periyodik bacak hareketleri düzenli aralıklarla oluşma eğilimindedir. Aralıkları genellikle 20-40 sn kadardır.
Gecenin ilk yarısında daha sık ortaya çıkarlar. Tıpkı kardeş hastalığı olan HBS gibi bu hastalık da bacaklarla birlikte bazen kollarda da olabilir. ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’, HBS’den farklı olarak hemen her zaman uykuda olur. Hastalar bu durumun farkında olmazlar, dolayısıyla kontrol etmeleri de olası değildir.
Buna karşın HBS’nin belirtileri gündüz ortaya çıkar ve bacaklarda hoş olmayan hisler nedeniyle bacaklar istemli olarak hareket ettirilir. ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’ tıpkı HBS gibi uyku kalitesini belirgin şekilde bozabilir. Uyku sırasında kısa süreli uyanıklıklara neden olabilir.
Bu hasta tarafından fark edilmeyen kısa süreli uyanıklıklara ‘microarousal’ adı verilmektedir. Bu nedenle bölünmüş ve dinlendirici ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’ sadece hastanın değil aynı yatağı paylaşan eşlerin de uykusunu bozabilir.
Bu eşler hasta tarafından bütün gece tekmelendiklerini dile getirebilir. Yine bacak hareketleri nedeniyle üzerlerine örttükleri yatak örtüsü açılabilir ya da düşebilir.
HBS Sık Görülen Bir Hastalık mıdır?
HBS hastalarının çoğunluğunda başkaca önemli bir hastalık bulunmaz. Hem kadınlarda hem de erkeklerde görülür. Ülkemizde her 100 kişiden üçünde bu hastalık bulunmaktadır. Batı ülkelerinde daha da yüksek oranlar bildirilmektedir. Hastalığın kendiliğinden gerilemesi gebelik gibi bazı özel durumlar dışında nadirdir. Sıklıkla altta yatan bir neden bulunmaksızın yıllar boyunca aynı seyirde gider. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir.
Özellikle ailesinde HBS bulunan çocuklarda da HBS olabilmektedir. Bazen çocuklardaki bu yakınmalar yanlışlıkla ‘büyümeye bağlı ağrılar’ olarak nitelendirilmektedir. Bazen de bu çocuklara yanlışlıkla halk arasında ‘hiperaktif’ olarak bilinen ‘dikkat eksikliği-hiperaktivite sendromu’ tanısı konulmaktadır.
Oysaki bu çocuklar hiperaktif oldukları için değil HBS nedeniyle bacaklarını hareket ettirme gereksinimi duydukları için yerlerinde duramamaktadır. HBS gebelikte ortaya çıkabilir ya da şiddetlenebilir.
Özellikle gebeliğin son 6 ayında bu durum daha belirgin hale gelebilir. HBS olan hastaların %80’inde ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’ da bulunmaktadır. Ancak tersi geçerli değildir. ‘Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri Bozukluğu’ saptanan hastaların çoğunluğunda HBS yoktur.
HBS’nin Nedeni Nedir?
HBS olan hastalar yakınmalarını tarif etmekte zorlanırlar. Bu durum yanlışlıkla psikolojik bir hastalığın belirtisi gibi yorumlanabilir. Ama HBS psikolojik bir hastalık değildir. Hastalığın nedeni kesin olarak bulunmuş değildir. Özellikle beyinde aracı görevi yapan bir madde olan ‘dopamin’ üzerinde durulmaktadır.
Çünkü sinir sisteminde dopamini artıran ilaçlar etkili olmaktadır. Bazı hastalıklarda HBS görülme sıklığı yüksektir. Başka bir deyişle bu hastalıkların HBS için zemin hazırladığı söylenebilir.
Bu hastalıklar Demir eksikliğine bağlı kansızlık
-Bacaklarda kan dolaşımı bozukluğu Fıtık ya da bacak sinirlerinde bozukluk
-Böbrek hastalıkları -Kas hastalıkları Alkolizm
-Bazı vitamin ve mineral eksiklikleri HBS genetik geçişli olabilir. Bu yukarıdaki hastalıklardan biri bulunmayan HBS hastalarının akrabalarından birinde HBS bulunması olasılığı %50’dir. Bu da hastalığın genetik geçişli olabildiğini gösteren bir işarettir. Bu genetik geçişli form sıklıkla genç yaşlarda, hatta bazen çocukluk yaşlarında başlayabilir ve tedavisi genetik olmayan forma göre daha güçtür. Bazı depresyon ilaçları, alerji ilaçları ve ağrı kesiciler HBS belirtilerini ağırlaştırabilirler ya da ortaya çıkarabilirler. Kafein, alkol ve sigara kullanımı hastalığın belirtilerini ağırlaştırır.
HBS Teşhisi Nasıl Konur?
Tanınızı koyabilecek hekimler uyku hastalıklarıyla uğraşan uzman hekimlerdir. Henüz HBS tanısını koyduracak bir kan testi ya da radyolojik tetkik bulunmamaktadır.
Tanı hekimin ayrıntılı bir hastalık öyküsü alması ve fizik muayene yapmasıyla konulmaktadır. HBS bulguları genellikle oldukça tipiktir ve tanı için ek testler gerekmez. Tanıda şüphe olduğunda ya da HBS’nin ortaya çıkmasını kolaylaştıran ek bir hastalık varsa bunun saptanması için kan tetkikleri, EMG ya da tüm gece yapılan uyku tetkiki gerekebilir.
Aşağıdaki yakınmaların tümünün olması halinde HBS’niz var demektir:
1. Bacaklarınızda huzursuzluk hissi ve buna bağlı hareket ettirme isteği
2. Bu hissin bacaklarınızı hareket ettirmekle geçici olarak azalması ya da kaybolması
3. Yakınmaların hareketsiz kalınca ve geceleri ortaya çıkması ya da daha belirgin hale gelmesi
Parasomni
Parasomni, uyku sırasında olan normal dışı durumları belirtmek için kullanılan bir sözcüktür. Bu durumlar genelde uykuda olur. Ancak çoğu kişide çok seyrek olarak gerçekleşir. Bununla birlikte bazen sıklaşır, şiddeti artar ve tedavi gerektirir. Konfüzyonel Uyanmalar: Bebeklerde ve çocuklarda en sıktır. Ancak bazen erişkinlerde de olabilir. Ağlama ve yatağın etrafında şaşkın halde gezme ile başlar.
Dışarıdan bakıldığında uyanık ama şaşkındır. Bu sırada uyandırmak güçtür. Süresi yarım saate kadar uzayabilir. Çoğunlukla sonunda uyanır, ne olduğunu hatırlamaz ve tekrar yatağa gidip uyumak ister. Uyurgezerlik: Daha büyük çocuklarda sıktır. Bazen sadece yataktan kalkar ve birkaç adım atar. Ancak bazen de evin dışına bile çıkabilirler. Bazen de konuşurlar ama ne dedikleri anlaşılmaz. Daha karmaşık şeyler de yapabilirler. Örneğin odadaki eşyaların yerlerini değiştirebilirler. Bu sırada yaralanmalar da olabilir. Bunun için önlem alınması gerekebilir. Uyanıklık Bozuklukları Nasıl Değerlendirilir: Çocukluk çağında ve yukarıda anlatıldığı şekilde olan uyanıklık bozukluklarında doktora gitmeye gerek yoktur.
Ancak şu durumlarda doktor yardımı almalısınız:
1. Diğer aile fertlerini ciddi şekilde rahatsız etmesi
2. Gündüz aşırı uykululuk olması.
3. Sıklığının fazla olması, uyurgezerlikte oda veya evden uzaklaşma epizodlarının olması. Bu durumlarda mutlaka bir uyku hastalıkları merkezine başvurulmalıdır.
Ayrıca eğer çocukluktan sonra bu yakınmalar devam ediyor ise yine mutlaka tıbbi yardım istenmelidir. Bazı hastalarda bu bozukluklar, uyku apnesi, mide rahatsızlıkları veya uykuda bacak hareketleri nedeniyle ortaya çıkabilir. Uyku tıbbı uzmanı bu durumları değerlendirecektir. Ama çoğunlukla tedaviyi gerektirmez. Hasta ve ailesi bunun ciddi bir hastalığın belirtisi olmadığına inanmalıdır.
Çocuklarda yaş ilerledikçe olma sıklığı azalır. Seyrek olarak erişkin yaşta da devam edebilir. Uyku ile İlişkili Yemek Yeme: Uykuda bilinçli olmaksızın bir şeyler yenilir. Sonuçta ciddi kilo alımına yol açar. Her yaş ve cinsiyette olabilmesine karşın, genç kadınlarda daha sıktır.
Uyku Terörü: Uyanıklık bozukluklarının en dramatik olanıdır. Çoğunlukla ‘tüyleri ürperten’ bir çığlıkla başlar. Çok korkmuş gibidir. Göz bebekleri büyür, nabzı artar, nefes alması hızlanır, terler ve çok hareketlidir. Yataktan atlar, odanın ve hatta evin içinde çılgın gibi dolaşır. Bu sırada hem kendilerine hem de etrafındakilere zarar verebilir. Bu olay her ne kadar seyredenleri dehşete düşürse de yaşayan kişi, bunun farkında değildir. Uyandığı zaman hiçbir şey hatırlamaz. Kabus veya kötü rüyalardan en büyük farkı da budur, yani olay rüya ile ilişkili değildir. Uyanıklık bozukluğu olan kişinin yaralanmasını önlemek için basit önlemler alınmalıdır. Yatak odasındaki eşyaların, yaralanmaları önleyecek şekilde düzenlenmesi, pencerelerin iyi kapatılması, kapı ve pencerelere kilit veya alarm takılması alınabilecek önlemlerdir. Yaralanmalara, çevresindekilere şiddete, aşırı yemek yemeye veya çevredekileri rahatsız etmeye yol açan uyanıklık bozuklukları tedavi gerektirir.
Diğer Parasomniler Nelerdir?
Daha seyrek olmak üzere aşağıdaki durumlarla da karşılaşılabilir: Hipnagojik Halüsinasyonlar ve Uyku Felçleri: Hipnagojik halüsinasyon, çoğunlukla uykuya dalmadan hemen önce olan uyanıkken rüya görme durumlarıdır. Bu rüyalar gerçek gibi olduğu için ürkütücü olabilir. Uyku felci (karabasan) ise uyanıldığında kol ve bacakların felç olmuş gibi hareket ettirilememesidir. Çoğunlukla bir rüyadan sonra olur. Hipnagojik halüsinasyonlar ve uyku felçleri birlikte olabilirler. Narkolepsi hastalığında sıktır. Bunun dışında uykusunu alamamış kişilerde de olabilir. Geceleri Olan Havaleler: Sadece uykuda olan havalelerdir. Hasta çığlık atabilir, kalkıp yürüyebilir, koşabilir veya yataktan düşebilir. Uyanıklık bozukluğu sanılabilir. Hızlı Göz Hareketleri (REM) Uykusu Davranış Bozukluğu: Rüyalarımızın çoğunu gördüğümüz REM uykusu döneminde, normalde solunum kasları dışında tüm kaslarımız felç olmuş gibidir. Bazı kişilerde bu felç olma durumu tam gerçekleşmez. Bunun sonucunda rüyaları sırasında, rüyalarında yaptıkları şeyleri bizzat yaparlar. Yani bir anlamda rüyalarını oynarlar. Bu da hem kendisine hem de yakınlarına zarar verebilir. Uykuda İrkilmeler: Çoğu kişi en az bir ya da birkaç kez bu durumu yaşamıştır. Tüm vücutta uykuya dalarken ani irkilme olur. Vücudun irkilmesi dışında başka şekillerde de olabilir. Örneğin ani ışık veya ses algılama şeklinde de olabilir. Çoğu kez zararsızdır. Ritmik Hareket Bozukluğu: Çoğunlukla çocuklarda görülür; daha nadir olarak erişkinlerde de olabilir. Başın veya vücudun sallanması veya başın sağa-sola çevrilmesi şeklinde olur. Bu durum uyku başlamadan hemen önce veya uyku sırasında ortaya çıkar. Bazı şiddetli durumlarda tedavi gerekebilir.